Uyku ihtiyacı kişiden kişiye değişse de çoğu uzman yetişkinler için 7 ila 9 saat uykuyu ideal kabul ediyor. Ancak bazı insanlar var ki, çok daha az uyumalarına rağmen gün boyu dinç kalabiliyorlar. Bilim insanları bu durumun ardında genetik bir sır olabileceğini ortaya koydu.
Çin Bilimler Akademisi’nde yürütülen yeni bir araştırma, beynin az uykuya rağmen normal şekilde çalışmasını mümkün kılan bir genetik mutasyonu keşfetti. SIK3 geninde tespit edilen bu değişim, gece sadece 6 saat uyuyan ama ileri yaşına rağmen sağlıklı kalan bir kadında bulundu. Bu durum, doğal kısa uyuyanlar olarak bilinen kişilerin biyolojik altyapısını anlamak açısından önemli bir gelişme.
SIK3 geninin ürettiği protein, uyku süresini etkileyen hücresel sinyalleri kontrol ediyor.
Söz konusu gen, vücutta kinaz adı verilen bir protein üretiyor. Bu protein, diğer proteinlerle iletişime geçerek çeşitli hücresel işlevleri düzenliyor. Araştırmacılara göre bu sinyalleşme mekanizması, kişinin ne kadar uykuya ihtiyaç duyduğunu da belirleyebiliyor. Aynı genetik değişim farelerde de denendi ve sonuçlar benzer çıktı: Genetik olarak düzenlenen fareler, normalden daha az uyuyarak da işlevlerini sürdürebildi.
Farelerin beyin taramaları, mutasyona uğramış genin özellikle sinir hücreleri arasındaki bağlantılarda aktif olduğunu ortaya koydu. Bu da uykunun sadece dinlenme değil, aynı zamanda bilişsel işlevlerin onarımı için kritik olduğunu hatırlatıyor. Genetik farklılık sayesinde bazı bireyler bu işlemleri çok daha verimli şekilde yerine getirebiliyor olabilir.
Genetik farklılıklar, uykunun evrensel kurallarını esneterek daha etkili uyku çözümleri sunabilir.
Araştırmacılar, bu genetik özelliğin uzun vadede uyku bozukluklarının tedavisinde işe yarayacak ilaçlara ilham verebileceğini düşünüyor. Elbette bu tür bir tedavi için daha çok yol kat edilmesi gerekiyor ancak atılan her adım uykunun biyolojik temelini biraz daha netleştiriyor.
Az uyuyup enerjik kalabilen insanların gizemi yavaş yavaş çözülüyor. Görünen o ki, uykunun evrensel kuralları genetik farklılıklarla esneyebiliyor. Bu da gelecekte kişiye özel uyku yaklaşımlarının mümkün olabileceğini gösteriyor.