Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yürütülen bilgilendirme sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Duran, görüşme öncesi ve sonrasında hem yurt içinden hem de yurt dışından organize biçimde bir dezenformasyon kampanyası yürütüldüğünü ifade etti. Bu kampanyanın olumlu geçen temasları gölgelemeyi amaçladığını söyleyen Duran, özellikle CHP yönetiminin bu süreçte öncü rol oynamasını “acziyet ve kötü niyet göstergesi” olarak değerlendirdi.
Türkiye’nin Dış Politikadaki Rolü
Duran, Türkiye’nin son yıllarda attığı adımlarla yalnızca bölgesel değil küresel düzeyde de etkin bir aktör hâline geldiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde yürütülen dış politikanın milli menfaatler temelinde barış ve istikrarı önceleyen bir çizgide ilerlediğini belirtti.
Türkiye’nin diplomatik hamleleri sayesinde birçok kritik coğrafyada dengelerin sağlandığına dikkat çeken Duran, bu sürecin sadece ulusal çıkarlar değil insanlık onurunun korunması açısından da büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Gazze ve Küresel Krizlere Yaklaşım
Konuşmasında Filistin meselesine de değinen Duran, özellikle Gazze’deki insani dramın Türkiye’nin dış politika gündeminde öncelikli bir yer tuttuğunu kaydetti. Ankara’nın bölgede akan kanın durması ve barışın sağlanması için uluslararası platformlarda güçlü bir diplomasi yürüttüğünü ifade eden Duran, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda “insani duyarlılığın sesi” olarak öne çıktığını söyledi.
BM Genel Kurulu’ndaki Etkili Konuşma
Duran ayrıca son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı konuşmanın Türkiye’nin barış odaklı duruşunun en somut örneklerinden biri olduğunu belirtti. Filistin konusundaki net ve güçlü mesajların uluslararası camiada geniş yankı bulduğunu ve takdir topladığını dile getirdi.
İletişim Başkanı Burhanettin Duran’ın açıklamaları Türkiye’nin küresel diplomasideki yerini ve dış politikada izlediği kararlı çizgiyi vurgularken; görüşme sonrası ortaya atılan iddiaların da gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu. Duran, kamuoyunun bu tür dezenformasyon girişimlerine karşı dikkatli olması gerektiğinin altını çizdi.