Erken çocukluk dönemine ait anıların genellikle silik, dağınık ve parçalı olması, bilim insanlarının uzun süredir üzerinde durduğu bilişsel bir fenomen. Bireylerin yaşamlarının ilk yıllarına dair hatırladıkları sahneler, çoğu zaman net bir olay örgüsünden yoksun; yalnızca görüntü, ses veya his parçacıklarından ibarettir. Bu durum, özellikle üç yaş öncesine dair anıların tamamen unutulmasıyla birlikte, “çocukluk amnezisi” olarak tanımlanmaktadır. Peki, insan beyni neden gelişimin en hızlı olduğu bu dönemde edinilen anıları uzun süreli bellekte tutamaz?
Max Planck İnsan Gelişimi Enstitüsü’nde araştırmalarını sürdüren Dr. Sarah Power, çocukluk hafızasına ilişkin yürüttüğü çalışmalar kapsamında çocukluk amnezisini iki farklı boyutta ele alıyor. “Bebeklik amnezisi”, bireyin üç yaş öncesine dair hiçbir bilinçli anıya ulaşamamasını ifade ederken; “çocukluk amnezisi”, üç ila altı yaş arasında yaşanan olayların yalnızca parçalı biçimde hatırlanmasını tanımlıyor. Power’ın laboratuvarında yürütülen deneyler, bu dönemlerde edinilen bazı anıların aslında kaydedildiğini ancak erişilemez hale geldiğini ortaya koyuyor.
İnsanlar sıklıkla sahte çocukluk anıları oluşturabiliyor.
Kemirgenler üzerinde yapılan deneylerde, bebek farelerin çevresel deneyimlerini kaydettiği ancak yetişkinlikte bu anıları hatırlayamadığı gözlemlendi. Bazı bilimsel çalışmalar, beyinlerindeki belirli proteinlerin seviyeleri değiştirilerek bu anıların yeniden erişilebilir hale getirilebildiğini ortaya koydu. Ancak insanlarda bu tür müdahaleler mümkün olmadığından, hatırlama süreçleri daha karmaşık yöntemlerle inceleniyor.
Dr. Power’a göre, insan hafızasının erken dönemine dair en büyük zorluklardan biri, bireylerin sahte anılar üretmeye eğilimli olması. Aile bireyleri tarafından sıkça anlatılan anılar ya da çocukluk fotoğrafları, kişinin o olayı bizzat yaşamış gibi hatırlamasına neden olabiliyor. Bu durum, çocukluk dönemine ait anıların güvenilirliğini sorgulatan önemli bir etken olarak değerlendiriliyor.
Projeksiyon destekli oyun odasında çocukların hafıza kapasiteleri ölçülüyor.
Bu karmaşık yapıyı çözümlemek amacıyla Power, laboratuvar ortamında çocuklara özel olarak tasarlanmış bir oyun odası aracılığıyla deneyler yürütüyor. Projeksiyon destekli görsellerle dönüştürülebilen bu ortamda, çocukların belirli bir oyuncağın yerini hatırlayıp hatırlamadıkları ölçülüyor. Böylece dış dünyanın etkisinden arındırılmış bir senaryo içerisinde çocukların gerçek hafıza kapasiteleri değerlendiriliyor.
Araştırma kapsamında 18 ila 24 ay arasındaki 360 çocuk belirli zaman aralıklarında laboratuvara davet edilerek uzun süreli hafıza gelişimleri takip edilecek. Power, çalışmanın bebeklik amnezisinin kesin nedenini ortaya koyamayabileceğini ancak çocukluk anılarının ne zaman ve nasıl oluşmaya başladığını daha net bir şekilde anlamamıza katkı sağlayacağını ifade ediyor.