Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda tarihi bir açıklamada bulunarak ülkesinin Filistin’i devlet olarak tanıdığını duyurdu. Fransa ve Suudi Arabistan öncülüğünde gerçekleştirilen “Filistin Meselesine Çözüm ve İki Devletli Çözüm Konferansı” sırasında konuşan Macron, Orta Doğu’da adil ve kalıcı barışın sağlanmasının uluslararası toplumun ortak sorumluluğu olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Macron konuşmasında Gazze’deki çatışmalara da dikkat çekti. “Gazze’de savaşı durdurmanın zamanı geldi. Artık bekleyemeyiz” diyen Macron, Hamas’ın elinde tutulan esirlerin “derhal ve koşulsuz” serbest bırakılması çağrısını yineledi. Macron, “Hiçbir şey Gazze’deki savaşın devam etmesini haklı çıkaramaz. Tam tersine her şey savaşın mümkün olan en kısa sürede sona erdirilmesini gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Filistin Devleti’nin Tanınması
Macron, Fransa’nın Filistin’i devlet olarak tanıdığını ilan ederken bu kararın İsrail’in güvenliği ve haklarıyla çelişmeyeceğini vurguladı. Cumhurbaşkanı “Fransa’nın tarihi Orta Doğu bağlılığı doğrultusunda Filistin halkının meşru haklarını tanımak İsrail’in güvenliğini de destekleyecektir” dedi. Fransa’nın bu adımı uluslararası diplomaside iki devletli çözüm vizyonunu güçlendirme amacı taşıyor.
Uluslararası Tanınma Süreci
Bu gelişme Kanada, Avustralya, İngiltere ve Portekiz’in Filistin’i devlet olarak tanıma kararlarının ardından geldi. Kanada Başbakanı Mark Carney, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Portekiz Dışişleri Bakanı Paulo Rangel yakın dönemde benzer duyurular yapmıştı. Tarihsel olarak Yasir Arafat’ın 1988’de Filistin Devleti’nin kuruluşunu ilan etmesinden bu yana BM üyesi 193 ülke arasında Filistin’i tanıyan devlet sayısı 152’ye yükseldi. BM üyesi olmayan Vatikan’da Filistin’i tanıyan ülkeler arasında yer alıyor.
Macron’un açıklaması Orta Doğu’da diplomatik dengeleri yeniden şekillendirecek bir adım olarak yorumlanıyor. Fransa’nın tanıma kararı Filistin-İsrail sorununun çözümünde uluslararası desteğin arttığını ve iki devletli çözüm vizyonunun güçlendiğini ortaya koyuyor. Bu gelişmeler bölgedeki barış sürecine yönelik umutları artırırken Filistin halkının haklarının uluslararası düzeyde tanınması açısından da tarihi bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.