İBB’ye yönelik yürütülen rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu, Akın Gürlek davasının ikinci duruşmasında hakim karşısına çıktı.
Mütalaasını açıklayan savcı, İmamoğlu’nun 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.
Ekrem İmamoğlu Akın Gürlek davasında hakim karşısına çıktı.
İBB Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile ilgili ifadeleri nedeniyle açılan davanın ikinci duruşmasında hakim karşısına çıktı. Silivri’deki Marmara Açık Ceza İnfaz Kurumu 2 numaralı duruşma salonunda gerçekleştirilen davaya CHP Lideri Özgür Özel ve partililer de katıldı.
İmamoğlu’nun kullandığı ifadeler nedeniyle “terörle mücadele eden kişileri hedef göstermek”, “hakaret” ve “tehdit” suçlarından yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, İmamoğlu’nun 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.
Ekrem İmamoğlu’nun savunmasında öne çıkanlar
“Ben neden Silivri’de tutsak, zindandayım?
Çünkü “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” diyen bir zihniyete karşı tam üç kez seçim kazandık.Çünkü 16 milyon insanımıza eşit hizmet götüren, yoksullardan gençlere, çocuklara, kadınlara kadar herkese dert ortağı olan, dertlerine çözüm üreten halkçı belediyecilik yaptığımız için buradayız. Metroda, altyapıda, kentsel dönüşümde, çevre yatırımlarında icraatçı belediyecilik yaptığımız için buradayız. İstanbul’un muhafızı olduğumuz için, ranta ve talana “hayır” dediğimiz için buradayız.15,5 milyon insanın oyunu aldığım ve milletin güçlü teveccühünü kazandığım için buradayım.
Buradan milletimize bir kez daha haykırarak soruyorum:
Biz yargılanıyor muyuz? Hayır!
Biz 90 gündür, hatta bazılarımız 250 gündür tutsak; yargı tacizine maruz kalıyoruz. Psikolojik işkence ve düşman hukuku ile karşı karşıyayız. Kumpaslar, iftiralar, algı operasyonları, gizli tanık yalanları ve geçmişi suç dolu insanların iftiralarıyla esir tutuluyoruz. Bu bir yargılama değil, doğrudan cezalandırmadır.
Yargılanmıyoruz, cezalandırılıyoruz
Türkiye tarihinde görülmemiş uygulamaları bu millet yaşadı:
Şafak vakti evlerden insanlar alındı; beş gün boyunca nezarette, pislik içinde, aç ve susuz bırakıldılar. Tutsak arkadaşlarımız yargı mensupları tarafından tehdit edildi. Aileleri ve işleri ile tehdit edilerek iftiraya zorlandılar.600–700 kilometre mesafelere, onlarca arkadaşımız acımasızca sürgün edildi. Kadınlara daha büyük zulümler yapıldı; iftiraya zorlandılar. Avukatların savunma hakları ellerinden alındı; gizlilik kararlarıyla susturuldular. Gençler, aylarca protesto yaptıkları için hapiste tutuldu.
Ne yazık ki milyonlarca insanı temsil eden belediye başkanları, siyasi yol arkadaşlarımız, kıymetli bürokratlarımız haksız ve hukuksuz bir şekilde hapisle cezalandırılıyor. Millet açlık ve sefalet içindeyken, bu zulüm koltuk hırsıyla yapılıyor.
Bu süreçte, benim ülkem adına en büyük idealim; bir hukuk devleti tahayyülüdür.”